[PDF] [PDF] TARİH DEYİMLERİ VE TERİMLERİ SOZLUGU I

TERİMLERİ SÖZLÜĞÜ I Yayın Kodu TARİH DEYİMLER t VE TERİMLERİ 5 olunduğuna araştırmadan, şefaatle veyahut rüşvetle Hıristiyan çocuklarını 



Previous PDF Next PDF





[PDF] Din ve İnanç Sözlüğü

Dinsel gelenekler ve inanç sistemlerine ilişkin kavram ve terimleri konu alan basta Ortadoğu dinsel gelenekleri (özellikle de Hıristiyanlık ve Yahudilik) olmak 



[PDF] AVRUPA BİRLİĞİ TERİMLERİ SÖZLÜĞÜ - AB Başkanlığı

daha kapsamlı bir AB terimler sözlüğü hazırlamaya yöneltmiştir Genel Sekreterliğimiz Avrupa Halk Partisi (Hıristiyan Demokratlar) ve Avrupalı Demokratlar 



[PDF] TARİH DEYİMLERİ VE TERİMLERİ SOZLUGU I

TERİMLERİ SÖZLÜĞÜ I Yayın Kodu TARİH DEYİMLER t VE TERİMLERİ 5 olunduğuna araştırmadan, şefaatle veyahut rüşvetle Hıristiyan çocuklarını 



[PDF] YAHUDİLİK, HIRİSTİYANLIK VE İSLAM GELENEKLERİNDE - CORE

Bu çalışmada, Yahudi, Hıristiyan ve İslam geleneklerinin iş ahlakını belirleyen TDK tarafından hazırlanan Felsefe Terimleri Sözlüğü ahlak kavramını; belirli bir 



[PDF] Kitab-ı Mukaddeste Din Algısı - LE DESIR DECRIRE, LE DESIR D

Hıristiyanlığın ismini borçlu olduğu Hıristiyan terimi Yeni Ahit‟te üç yerde 47 ELIADE, M -COULIOAN, I P 1997: Dinler Tarihi Sözlüğü, ( Terc Ali Erbaş),



[PDF] Hristiyan Sanatı Kaynakçası - Barbaros - Hacettepe Üniversitesi

Erken Hristiyan ve İlk Bizans Resim ve Kabartma Sanatında Hıristiyan Yapıları: Germir ve Endüllük Kiliseleri" Sanat Kavram ve Terimleri Sözlüğü Istanbul: 



[PDF] JAPONYADA HIRİSTİYAN MİSYONER HAREKETLERİ (1542-1587)

okulları ve misyoner hastaneleri Japonya'da açılmaya başladı Hıristiyan misyonerler Tarihi Terimler Sözlüğü B, Yamakava Basımevi, Tokyo, 1998, s 140 42

[PDF] Hirn- oder Herztod? Pro und Kontra

[PDF] Hirntoddiagnostik

[PDF] hiro le petit samourai

[PDF] Hiroe Ruby Makiyama: Profil

[PDF] Hiromi Matsugi Jardin japonais en France : exotisme, adaptation - France

[PDF] Hirondelle de rivage,Riparia riparia

[PDF] Hirondelles - Lycée International Alexandre Dumas

[PDF] Hiroshi IKEDA Shihan - Anciens Et Réunions

[PDF] Hiroshi IKEDA Shihan à Nice - Anciens Et Réunions

[PDF] Hiroshi IKEDA Shihan à Nice - Calendrier des stages d`Aïkido en - Anciens Et Réunions

[PDF] Hiroshi Tada Shihan 9th Dan Aikikai International Aikido - Festival

[PDF] Hiroshima - Mexique Et Amérique Centrale

[PDF] hiroshima nagasaki 70 ans après - PROSITON - Divorce

[PDF] Hiroshima-Nagasaki, 70 ans après - PROSITON - France

[PDF] Hiroyuki FUSE

OSMANLI

TARİH DEYİMLERİ VE TERİMLERİ

•• •" w ••SOZLUGU I

Mehmet Zeki Pakalın

İSTANBUL, 1993

MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI YAYINLARI: 2505 BİLİM ve KÜLTÜR ESERLERİ DİZİSİ: 646

M.E. B.

Kitabın adı

OSMANLI TARİH DEYİMLERİ VE

TERİMLERİ SÖZLÜĞÜ I

Yayın Kodu

93.34. Y.0002.1104

ISBN 975.11.0730.X (Tk.No.)

ISBN 975.11.0731.8 (l.Cilt)

Baskı yılı

1993

Baskı adedi

20.000

Dizgi, baskı, cilt

MİLLÎ EĞİTİM BASIMEVİ

Yayımlar Dairesi Başkanlığı'nın 14.10.1991 tarih ve 9411 sayılı Dairesi Başkanlığı'nın 27.10.1992 tarih ve 8996 sayılı yazıları ile

Ö İN SÖZ

ve gayreti sevinçle karşılarken onun yayımını ve gelişmesini temin eden alet kitaplarının hazırlanıp yayımlanması, bunun geçici bir heves olma Alet kitaplarının başında lügatlerin ve ansiklopedilerin geldiğini kayıt ve işarete lüzum yoktur. Bunların bir kısmı yaşıyan kelimeleri, bir

kısmı da tarihe mal olmuş bulunan tâbir ve ıstılahları açıklarlar. Yaşı-

ancak eski kitapları okurken, yahut geçmişe ait bir şeyi dinlerken kar şılaşırız. Bu sebeple İkinciler birincilere nazaran güçtür. Tarihle uğraşanların, hususiyle yeni neslin, bu yüzden uğradığı müş

külâtı hemen her gün karşılaştığım vakalar, şüpheye mahal kalmıyacak

surette ispat ettiği için yürüdükleri »arp yolları, hiç olmazsa bir mum

ışığı ile, aydınlatmağı düşündüm. İşte on sene çalışarak meydana getir

diğim bu eser o makasadı güdüyor. Eserim, dediğim gibi, uzun bir emeğin mahsulü olmakla beraber, daima muterif olduğum aczimi düşünerek ve ilk de^fa ortaya atılmış yep yeni bir fikir mahsulü olduğunu da ilâve ederek birçok eksiklik ve yan düzeltmek lûtfunda bulunacaklara şimdiden teşekkür ederim. sabına tabettirmek lûtfunda bulunan Millî Eğitim Bakanlığına ve onun

başına geçtiği günden beri faydalı eserlerin yayımını temin eden sayın

Hasan-Âli YücePe derin minnet ve şükranlarımı sunanın.

M. Zeki Pakalın

A ABA (^) [-San., Sof.] Dervişlerle aşağı tabakadaki ilmiye mensuplarının ve medrese talebesinin giydikleri palto nev'inden bir elbise nin adı idi. "Kamus» ta "Abae» ve "Abaye» suretin de yazılan bu kelime için şu izahat vardır: "Türkide aba tâbir olunan ipten mensuç kaba Yünden mamul mâruf kaba kuma;. 2) Bu ku maştan rtıamul üstlük ruba, hııka. Abadan mamul: aba potur; aba terlik.»

Ahmet Vefik Paşa "Lehçei Osmani» de

(Aha) kelimesini "aba ve abaye mânasına yün den kalın kumaşlı şayak. Andan yapılmış cüppe ve kukulete, maşlah ve dikişli libade. Aba çak şır, aba potur, aba kalçın, terlik. Aydın abası kısa salta. Balıkesir abası daha uzuneası, Bağdat abası kalınca sof. Abayı yakmak, meftun, ser sem olmak. Abacı; abadan eşya satan esnaf. Abalu, âciz, fakir, vur abaluya. Abayi, atın ka lın çulu.» suretinde izah ediyor. Lügatlerin bu mânasına ve hattâ bugünkü üzere kaba ve kslın olarak yünden dokunan kumaş demek olduğu gibi, yakın vakitlere kadar giyilen ve aba denilen kalın yün kumaştan ya pılan üst elbisesi demekti İslimiye'nin, Balıke sir'in ve Feshane'nin abaları revaçtı idi. Alelek- ser devetüyü, nadiren kurşuni renkte olurdu.

Lâkaydane hayat geçirenler "bir abam

var atarım, nerde olsa yatarım» derlerdi. "Abayı yaktı Fatmacığın bezine», "Abacı kebeci, ya sen neci?», "Aba vakti aba alan, yaba vakti yaba alan aldanmamiftır» darbımesel leri de vardır. "Tahir-ül-Mevlevi » nin verdiği malûmata Adeta Peygamber devrinden başlar. Çünki o zamanlarda zaruret içinde bulunanlar aba giyer

lülerin yünden elbise giydikleri cihetle namazageldikleri vakit üstleri başları koktuğu, Peygam-

ber'in de onlara "guslederek bugün için temiz lenmiş olsanız» buyurduğu "Buharı» ve "Sahihi Müslim» gibi en doğru hadîs kitaplarında Ayşe rivayeti olarak yazılıdır. Sahabe ve tâbiîn de parlardı. Nitekim hicretin ikinci (Milâdın 9 (sofi) denilmiş, bu kelimenin Yunanca "sofist» yani yünden aba elbise giymeleri de o lâkabı Mevlâna; fakrü fenayı ihtiyar eylemiş ve abalara, kebelere bürünmüş büyük adamlar hakkında "Mesnevi» nin tnukaddemesinde (El- mâlûk taht - el - etmar) tâbirini kullanmıştır ki "eski püskü içinde mânevi padişahlar» demektir. "Etmar» "tımr» ın cem'idir. "Kamaş* un be makulesidir.»

Aba giyen dervişlere (abnpuş) denilirdi,

"Kamus-u Türki» de "abapuş» için "aba giyen, abadan hırka giyen derviş» izahatı vardır.

Aba giyenlerde riya şaibesi bulunmak ih

timaline binaen târize uğrıyanlar vardı. Şairler bile bundan kendilerini alamamışlardır. (Naili-i

Kadim) in:

Ruh yok savmaanın pîr - i aba-puşunda

Hâl var meykedenin rind-i kadeh-naşunda

matlaında olduğu gibi.

Sofiyeden daima aba giymeyi itiyadeden-

ler olduğu misillû kıymetli elbise giyip de "aba da aradığımızı kabada bulduk» diyenler de vardı.

Sofiyenin aba giymeleri bir sünnete ittiba

etmiş olmak için olması da muhtemeldir. Çünki Hazreti Peygamber; yünden tepme keçeden el bise giydiği gibi "mirt» tâbir edilen ve yine yünden ve aba cinsinden olan uzun ve geniş bir ihrama bürünmüş, hattâ onun altına (Haşan, Hüseyin, Fatime ve Ali) yi de almak suretiyle iltifat buyurmuştu. Bu iltifata mazhar olanlara

I (Al - : Aba) denilmiştir.

NE0Yı.:ı S0(:2< 6B (Â l-i Aba) için şu isahat vardır: "Ehl - i beyti Cenabı Nebevi ki cümlesini mübarek abalariyle sarmış oldukların dan bu isim kalmıştır.» de ilâve ederek (Pençten) derler. Bayrakların dan bazılarının alemi olmak üzere taktıkları el şeklindeki .beş parmak ile de bunu ima ederler. Âl - i Aba; bütün Müslümanlarca tazim ve tebcil olunur. Ba hususta Sünnilik ve Şiiliğin methali yoktur. Müslüman Türk şairleri:

Bağtfla Hazreti Zehra ile sıpima Muhtarı

Der -i âl - i abaya dahilim Ya Resulâllah

ve: Pençe - i âl-i aba hakkıyçün eg şir-i Huda Kıl nüuazif dest-i eltafın ile bu çakeri hürmetlerini izhar etmişlerdir. Muallim Naci aşağıdaki acayip beytinde aba kelimesini kullanmıştır:

Banca dem puf ide oldun ben gibi bir âteşe

Eg aba peş mi semendersin ki suzân olmadın ABA (lî) [5ar.] - Padişahın firaşına (ya tak) girmek saadetine uğrıyarak gebe kalan ikbal'in doğurma zamanı yaklaşınca tahsis o- lunan dairede hizmetine bakmak üzere verilen becerikli, yaşlıca kalfa hakkında, doğan şehza de tarafından kullanılan bir tâbirdi. Çocuk bü yüdükten sonra ikbal'in başkalfası makamında olan \>u kalfaya tabam» derdi.

ÂBADÎ [San.] Eskiden kullanılan

kâğıtlardan birinin adı idi. "Hint âbadîsi» de denilirdi. (Hindistan) ın (Devlet - Âbad) şeh rinde yapıldığı için bu istni almıştı. Aynı kâğıt (Buhara) da da imal olunurdu.

Reşat ve Ali Nazima Beyler tarafından

tertibedilmiş olan "Mükemmel Osmanlı Lüga ti» nde bu kelime "İpekten mamul bir nevi yazı kâğıdı», "Lehçei Osmani» de de "Dev let - Âbad dedikleri Hint kâğıdı, terme Han- balık» suretinde tarif olunmaktadır. Yine Vefik Paşa "Hanbalık» için de şu izahatı veriyor: "Hanbalık kâğıdı Çin'in âlâ âbadîsi». "Hind'in Devlet - Âbad şehrinde imal olunan bir nevi âlâ yazı kâğıdı (Devlet - Abadtden mahaffeftir.)

Necip Asım ve Haşan Tahsin Beyler tara

fından hazırlanıp bir kısmı basılmış olan "Lü "Âbadî kâğıt; sarıca renkli, güzel ve mü- cellâ bir nevi yazı kâğıdıdır. İran, Hint ve Çin'den gelir. Hint'ten geleni en makbulüdür. Hanbalık Çin'in âlâ âbadîsidir. Âbadî mnshaf kâğıt. Hint Âbadîsi. Avrupalılar bu kâğıdın vaktiyle taklidini çıkarmışlardı (FrenkâbadîaiJ. Türklerde resmî ve mühim (biti) 1er bu kâğıda yazılırdı. Hattatlar yanında değeri çoktur. Mü- renkli olur» izahatı vardır. Bu kâğıt dut ağacı elyafından yapılırdı. Ham kâğıt terbiye edilmek üzere birtakım ameliyelere tâbi tutulmadan evvel istenilen ren ge boyanırdı. Boyanan renkler ekseriya sarı, şeker renk, pembe idi. Boyamak için daima ne bati boya kullanılırdı. Al bakkam, zerdali yap rağı, çay vesaire o neviden şeylerdi.

Terbiyenin ilk devresini aharlama teşkil

ediyordu. Pek dayanıklı olduğundan "Hatai» gibi bu kâğıt da en mutena eserler için tercihan kullanılırdı. Avrupalılar bu kâğıdın taklidini yapmışlar dı. Ona "Frenk âbadîsi» denilirdi. (Ali) nin "M^nakıb-i Hünerveran» adlı

11) hicri 11 inci (milâdi 77 nci) asır iptidala

rında şu kâğıtlar kullanılıyordu: Âbadî, Dımışki, Hatai, Âdilşahi, harirî, Semerkandî, sultani Semerkandı, Hindî, Nizamşahi, Kasım Beygî, Hariri Hindî, livayı, Tebrizî, muhayyer. ( Kâğıtçılık tarihçesi S. 213) Muallim Cev det'in Topkapı Sarayında yaptığı tetkiklere na zaran 910 (1504) tarihlerinde İstanbul'da Hindî, Semerkandî ve nakkaş kâğıtları meşhurdu. 1051 (1641) senesinde İstanbul'a şu kâğıtlar geliyor du: Hintkâri kâğıt, buyrultu için orta battal kâğıt, zarflık kâğıt, telhis kâğıdı, Ali kurna kâğıdı. dinin doktor (Süheyl Ûnver) de mevcut satış defterinde aşağıdaki kâğıt isimlerine tesadüf olunmuştur: yaldızlı İngiliz, Ali kurna, ceylân kâğıdı, ministre, takrirlik, çifte takrirlik, ince süfera, mavi çizgili süfera, ruganli av kâğıt, Fe lemenk ruganlisi, ruganli fıstık, frenk parlağı, boyalı Felemenk, okkalık, Ali kurna boyalısı, damgalı fıstıki, yeşil çifte aharlı, mushaflık yeşil, mühreli Ali kurna, name kâğıdı, şeker renk, Ve nedik aharlısı, elvan çifte, cüzlük, tahrirat elvac, eseri cedit, şeker renk battal, Venedik şeker renk battal, mavi çizgili İstanbul, eski Venedik gülkurusu, aharlı fıstıki, iki yüzlü fıstıki, çengâr battal, eseri cedit battal, mühreli battal, sat rançlı battal, kıyma battal, aharlı beyaz, çifte

TARİH DEYİMLERİ VE TERİMLERİX

242 /2( K0RR0R 2B 6B6B(.2 /2( 102( *.09

IııR 8B4 B6B/? R9/2(.B( K0::8960 K0G8(.0Y0:R0 *.6ı6ı B.B(296B9 /ı R9/2(B 602( *.0(0: 010685

60:2 :84YBR.2 Y0.>Y0R8 .0RfBRY21R2(F

18.8( /2( 9B22 40G8 :9686868(7 E062YB9 ü2962.5

R09I89 (Devlet - Âb&d) şehrinde imal olunurdu. Hüsnü hat erbabı indinde pek makbuldür. (jlAarjdenilen nişasta, şap ve yumurtadan mü rekkep cilâ sürülerek badehu ( mühre) denilen büyücek bir billur parçası ile delk ve temas ettirilmek suretiyle parlatılarak mühim kitap larla evrakın yazılmasında kullanılırdı. Eslâfın eserlerinin en mühimleri bu kâğıtlara yazılmış olmasına nazaran çok dayanıklı bir kâğıt olduğu anlaşılır. "Vaktiyle hututu mütenevvia müntesip- lerindendim. On beş yirmi sene evveline g ün ceye kadar bu kâğıtların tektuk bulunabilen bir sayfasına kırk elli kuruş vererek aldığım çok vâkıdir. "Evvelleri bu kâğıtlarla teferruatından olan yazı edevatı ve yerli siyah mürekkep Be yazıt'ta elyevm Üniversite akşamından bulunan eski mâliye karşısında sıra ile mevcut mücellit ve müzekhip dükkânlarında satılırdı. Bu esnaf halen münderis olmuştur. Bunların sonuncusu olan mücellit ve kâğıtçı Saffet Efendinin hicrî

1344 (milâdi 1925) senesinde füc'eten irtihal

etmesiyle bu bahis sona erdi.»

Kesretinden âksadeyle gelen eananenin

Bir tabak âbadid r sahrayi kâğıthanenin Sabitquotesdbs_dbs21.pdfusesText_27